23 Ocak 2011 Pazar

Bir Köy Öğretmeni

                 
                     Ben Çok Şanslıyım !!!
                    Fırtınalarla dolu dört yılın ardından kepler havaya atılmış diplomalar alınmıştı. Eee şimdi ne olacaktı? Piyasada o kadar çok bekleyen öğretmen  varken benim göreve başlayabilmem için büyük ölçüde şansa ihtiyacım vardı. Şansa diyorum çünkü eğer o diplomayı almaya hak kazanmışsan, senin benden hiçbir farkın yoktur mesleki yeterlilik konusunda, belki de bu işi bende daha da iyi yapabilirsin ancak saçma sapan bir sınav yüzünden ben senin önüne geçebilirim maalesef ve bu durum beni oldukça üzüyor.
                    İlk Görev İlk Heyecan
                   Bahsi geçen sınava girilmiş ve ortalamanın biraz üzerinde bir puan alınmıştı. Yirmi tane okul tercih ediliyordu atama döneminde, ondokuz tanesini ben seçtim puanıma göre doğu ve güneydoğu ağırlıklı olarak. Sadece bir tanesini kız arkadaşım seçti, Ankara'da üniversite öğrencisi olduğu için Çorum'dan bir okulu yazmış yakın olduğunu düşünerek Ankara'ya ve uğurlu  rakamımız olan dördüncü sıraya yerleştirmiş bu tercihi. Puanıma göre gelme ihtimali olmadığı için önemsenmeden ve araştırılmadan yapılan bir tercihdi ancak nasıl olmuşsa şans bana güldü (önce hepimiz öyle zannettik çünkü) ve ilk atamam Çorum'un Bayat ilçesinin bir köyüne sözleşmeli öğretmen olarak çıktı.
                  Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra köye vardık. İlçe Ankara ya 2 saatlik mesafede olmasına rağmen köye çıkmak için de bir o kadar yol gitmek zorundaydık. Zannediyorum ilin o yoldan ve o yolu kullanan 20 köyden haberi yoktu. Köyümüz kırkbeş haneden oluşan erkeklerinin hemen hepsi Ankara'da inşaat işçisi olarak çalışan, sadece yaşlılar kadınlar ve çocuklardan oluşan bir köydü. Tam bir doğa harikası olduğu söylenebilirdi:Ormanıyla dereleriyle tepeleriyle...
                 Köy imamı bizi okulun bahçesinde karşıladı, hava kararmıştı, muhtarın temizlettiği odaya eşyalarımızı yerleştirdik ve imamın evine misafir olduk orada kaldığım bir yıl içinde en çok zaman geçirdiğim en çok dertleştiğim en çok sohbet ettiğim insan köyümüzün imamıydı ve ondan çok şey öğrendiğimi düşünüyorum en azından kafamdaki imam profilini silip atmış hatta yerlebir etmişti Atatürk'e olan bağlılığıyla çağdaş duruşuyla güncel konuşmalarıyla.
                İlk defa gerçek manada öğretmenlik yapacaktım üniversitede aldığımız teorik bilgileri şimdi uygulama zamanıydı ve bu genç hatta çocuk beyinlerin ufkunu genişletip onları olmaları gerektiği seviyeye çıkartmalıydım. İlk intiba çok önemlidir her zaman diye öğrenmiştim bu sebepten zaten vücudumu sarsarak çarpan kalbim; bu endişeyle iki katına çıkmış sanki ağzımdan fırlayıp sınıfın ortasına düşecekti. Sınıfım birleştirilmiş sınıftı yani 1.,2. ve 3.sınıflara aynı anda tek  derslikte eğitim öğretim veriyordum. İlkönce çok zor gibi görünse de daha sonra bu durumu avantaja çevirmesini bildim. Ben üç sınıfın da öğretmeniyken herkes bir alt sınıfının gözetmeni oldu bu durumda zaten ödev ve çalışmalardan ilgili ve haberdar olmayan ailelerin yükünü hafifletmiş oldu.
               Çocukların gözleri ışıl ışıldı hepsi en az benim kadar heyecanlıydılar ve ne ben ne de onlar bu köydeki son günüme kadar bu heyecanımızı yitirmedik. Ben ki hayatında çok az kar gören bir insan olarak gelmiştim bu yaşıma kadar tipik akdenizli kimliğimle, 6 ay çatımdaki karla, tavan aramdaki farelerle döşemenin arasından yatağıma sıçrayan pirelerle, evimin banyosunun olmayışıyla köyüme üç günde bir gelen suyla yağışlarda ulaşımın kapanmasıyla hayatımın en güzel ve en özel bir yılını geçirdim ve bu zaman dilimi sadece bir göz kırpması kadar kısaydı benim için kapanırken yanaklarıma süzülen gözyaşı damlasıyla...
              Öğretmenlik mesleği para için, statü sahibi olmak için, saygınlık kazanmak için yapılabilecek diğer bütün mesleklerden çok farklıdır çünkü bu saydıklarımın hiçbiri sizin özverinizin, emeğinizin fedakarlığınızın yerini dolduramaz. Hanginiz evladından ayrılabilir bir daha görmeyeceğini bile bile? Hanginizin gece uykusu kaçar acaba Ali yarın toplamayı yapabilecek mi diye? Veya hanginiz korkar babası en parlak öğrenciniz Ayşe'yi ya liseye, üniversiteye göndermezse diye... Her öğrencimiz için farklı bir endişemiz, her evladımız için başka bir sebebimiz var uykusuz kalmak için. Hiç birinin bir önemi yok canları sağolsun uykusuz da kalırım, günlerim endişelenmekle de geçer hiç sorun değil ama BU AYRILIKLAR OLMASA keşke...

              Şırnak Serüvenim: Heyecan Kaldığı Yerden Devam Ediyor
             
Çorum'da görev yaparken askere gitmeye karar verdim kısa dönem olarak Kıbrıs'ta askerliğimi tamamladıktan sonra kadrolu öğretmen alımı yapıldı ve ben de tercih yapma hakkına sahiptim sözleşmeli olarak çalıştığım için. Terhis olduktan sonra iznimi memlekette geçirirken Şırnak'ta öğretmenlik yapan kuzenim geldi arkadaşının düğünü için ve onunla görüşürken bana Şırnak'ı da yazabileceğimi kendisinin 3 yıldır orada herhangi bir sorun yaşamadığını söyledi ve ben de onun referansıyla Şırnak'ı tercih ettim ve atamam buraya çıktı.
              Buradaki köyüm oldukça küçük 20 hane civarında ancak çocuk sayısı oldukça fazla. Tüm çocukların yedi-sekizden çok kardeşi ve hemen hepsinin ikişer annesi var. İnsanların yaşam felsefesi saygı duymak zorundayız. Onlar belki bu kadar çocuk yapmasa bizler de buraları görme şansını yitirecektik. Bu yüzden içimde gizli bir minnet de yok değil onlara karşı.
             İl merkezinde oturuyorum köye servisle gidip geliyoruz burada dört öğretmeniz 4. ve 5. sınıflar hariç hepsi müstakil yani ayrı ayrı tek sorunumuz çocukların Türkçe'yi yeterince kavrayamamış olmaları ancak bunu geliştirmek için de farklı bir yol buldum bilemem ne kadar doğru olduğunu ama bence işe yarıyor. Normalde okuduğu bir kitabı anlattırarak kavrama ve anlama yeteneğini geliştirebiliriz çocukların en basit olarak  maalesef çocuklar burada eve gidince kitap okumaya pek zaman ayırmıyorlar okusalarda anlatmaya gelince bir yerde tıkanıyorlar ancak şunu fark ettim bu çocuklar izledikleri dizileri çizgi filmleri çok güzel anlatıyorlar bu sebepten ben de onlara dizi izleme ödevi veriyorum kendi seçtiğim, çocukların yaşlarına uygun, kaliteli yapımları gününde söylüyorum ve yarın anlatacaksınız diyorum açıkcası oldukça olumlu sonuçlar verdi kendi adıma.
            Herkesin Şırnak'ta görev yaptığımı duyunca verdikleri tepki Allah yardımcın olsun veya İnşallah biran önce oradan kurtulursun oluyor. Buraya kendi isteğiyle, tercihiyle gelen nadir öğretmenlerden biri olarak söylüyorum: Oldukça mutluyum hiçbir sıkıntım yok siz gönlünüzü ferah tutun arkadaşlar ayrıca herkese tavsiye ederim. Türkiye'nin bir çok ilinden daha konforlu bir yaşam sürebilirsiniz burada tabiki eksikleri yok değil ancak Mevlana'nın bir sözü var "Kusursuz dost ararsan, dostsuz kalırsın." diye eğer uyarlama yaparsak kusursuz yurt ararsan yurtsuz kalırsın da diyebiliriz.
            Henüz meslek hayatımın başında bir insan olan ben: Öğretmen olarak emekli olmak istiyorum ne okul müdürlüğü ne de müfettişlik bana göre değil öğretmek gibisi yok sizler de bunun tadına vardığınız zaman eminim bu tutku içinizde sönmeden bir ömür yanmaya devam edecektir. Şimdi Şırnak'tayım birkaç yıl sonra nerede olurum bilmiyorum ama öğretmeyi başardığım sürece nerede olduğumun hiç önemi yok. Çocukların gülüşleri, sizinle konuşunca, bir şeyler anlatınca gözlerindeki heyecanları bunlar insana Cehennemde bile Cenneti yaşatır....
                                                                                                                                                                
                                                                                                                                             

10 Kasım 2010 Çarşamba

Günlük Tutmak

Galiba artık benim de bir günlüğüm var kimseye ilginç bir şeyler vaadetmiyorum sadece başımdan geçenler veya düşündüklerimi ve yorumlarımı sizlerle paylaşacağım  çok yakında...